Anlatmaya başlayayım yavaş yavaş. Ha! Bir de yapım aşamaları sözüm vardı. Tabi ki sözümü tutacağım ama bundan sonra zor o iş. Çünkü masanın başına oturunca fotoğraf çekmek unutuluyor. Hatta bazen işkenceye dönüşüyor. Yaptığım malzemelerin bir kısmını yapım aşamalarında fotoğrafladım. Minyatüre yeni başlayanlar için faydalı olur umarım.
İşte mutfağımız...
Minyatür eski mutfak |
Bu defa insan figürü yapmadım. Daha önce de bahsetmiştim sanırım. İnsan figürü yapmak oldukça zahmetli ve başlı başına ayrı bir iş. Heykeltraşlara şapka çıkarmak lazım. Hatta sadece onlara değil tüm sanat ve zanaat erbabına. Bizim yaptıklarımız fonksiyonel değil. Yani bir nevi 3 boyutlu resim yapıyoruz. Fakat günlük hayatta kullanılan mobilya olsun, aksesuarlar, mutfak eşyaları vs. tüm bunlar ve yine sanat eserleri gerçek bir ustanın elinden çıktığında hayranlık uyandırıyor. Minyatür eşyaların da bir sanat dalı olarak anılması gerektiğini hatırlatarak devam edelim.
Minyatür tel dolap |
Tel dolaplar vardı eskiden. Çook eskiden. Belki şimdi de vardır köylerde falan... Uzun zamandır görmüyorum. Şimdi kullandığımız buzdolaplarının yerine kullanılırdı.
Ahşap çubuklar, foreks ve örgülü telden yaptım. Örgülü teli bahçe malzemeleri satan yerlerden temin edebilirsiniz.
Tel dolabın boyanmadan önceki hali...
Tel dolabın hemen yanında yerde bir kasa yayla domatesi var. Organik. Ama şimdikiler gibi çakma organik değil. Şimdi fiyat etiketine ederinin iki katını yazınca her şey otomatikman organik oluyor:)
Domates sandığının yanında iki çuvalımız var. Bunların içinde de bulgur, un falan vardır diye tahmin ediyorum:)
Bunların hemen üzerinde küçük bir rafımız var. Önce boyanmamış hali... Rafın yanlarındaki oyma kısımları kretuar bıçağıyla oyarak şekillendirdim. Yapmak isterseniz elinizi kesmemeye çalışın, nasıl olsa bir şekil ortaya çıkar:) Kretuar bıçağını zapt etmek zor...
Rafta üst kısımda kavanozlar içerisinde bir şeyler var. Kapakları da perdeden artan kumaşla yapmış Babaannemiz hamarat. Kavanozların içindekiler mercimek, bulgur ve pirincin öğütülmüş halleri:) Bulgur rakiplerine göre dişli çıktı. O zaman dedim, senden de tarhana yaparız. Yani ortadaki kavanozumuzda tarhana var. Maraş tarhanası. Yerseniz:) Hatta ben o sobanın üzerindeki tencerede pişenin de tarhana olduğuna dair bahse girerim.
Rafın alt katında tabaklarımız var. Tabi ki fimodan yapıldılar.
Sonra mutfak tezgahı var. Oldukça küçük bir tezgah oldu.
Tezgahın üzerinde yeni gelen yayla domatesinden doğranmış. Sanırım kahvaltı için.
Burada kullandığım birçok malzeme de aslında önceden yaptığım şeyler. Mutfak, adım adım geliyorum diyordu yani.
Fimodan ilk bu turpları mı yaptım diye bir soru takıldı şimdi aklıma. Bilemedim.
Mutfağın perdesi ve tezgahın altındaki örtü aynı kumaştan oldu. Büzgülerin bu kadar muntazam olması için maalesef ama baskıyı kağıda almanız gerekli. Yoksa çok kabarık ve şekilsiz oluyor. Belki de başka yolu vardır...
Sola doğru bakınca orada bir sobamız var. Üzerinde de pişen bir şeyler. Yanıyor o aslında. Öyle göründüğüne bakmayın. Odunlar yeni atılmış ya söner gibi olmuş. Merak etmeyin birazdan yanar o:)
Sobaya gelmeden hemen önce satır ve kütük vardı. Unuttuk onları. Eskiden kıyma bununla yapılırdı. En azından bizim evde öyleydi. Şimdi satır arası diye veya zırh kıyması dedikleri ve öve öve bitiremedikleri şey bizim için bir rutindi. Allah'ım, ne kadar çok şey eskide kalmış. Bizde suç. Hepinize eski dedik. Hayatımızdan çıkardık. Şimdi cezasını sizleri özleyerek ödüyoruz:(
Sobanın ilk halini de fotoğrafladım. Belki yapmak isteyen olursa bir fikir olur.
Sobanın üzerinde tereyağında yumurta pişiyor. Evet o da kahvaltı için. Doğru tahmin ettiniz. Tenceredekini de ben doğru tahmin ettim. Tarhanaymış. O da öğleye hazırlık.
Sobanın altına da mermer levha yaptım. Yerler ahşap. Korunması lazım. Foreksten yaptım mermeri. Üzerine kurşun kalemle minik çizgiler attığınızda mermer görünümü elde edebilirsiniz.
Ve geldik geçen yayında bahsettiğim dolabımıza. Aslı bu aşağıdaki...
Tamam zaten bir mutfak projesi vardı aklımda ama bu dolabı görmem işin tuzu biberi oldu. Tamam dedim. Konsepti bunun üzerine kuralım. Altta da benim yaptığım dolap.
Yumurtalar doğal... E tepsi de doğal. Ahşaptan ya, o bakımdan:)
Tabi ufak tefek bazı değişiklikler yaptım ama genelde aslına sadık kalmaya da çalıştım. Dolabın yapım evresinde çektiğim fotoğrafları da paylaşayım.
Bu da tamamlanmış, boyadan önceki hali. Bazı kısımlarda ahşap yerine karton kullandım. Tahmin edersiniz ki milimetrik yerlerde ahşap çok kullanışlı bir malzeme değil.
Dolabın altında bir merdane ve ekmek tahtası var. Daha az önce kullanılıp kaldırıldılar. Az sonra masanın üzerinde göreceğiniz bazlamalar onlarla yapıldı:)
Yanında da bir karton kutu içerisinde sobaya atmak için kesilmiş odunlar var.
Masada da devam eden kahvaltı hazırlığının izleri var. Cezvede süt kaynatılmış. Bakır bardaklara da servis yapılmış. Çay mı? Çay yok. Çay zararlı. Bugün kahvaltıda sabah sağılmış, kaynatılmış mis gibi taze süt var. Çay neymiş:)
Tepsinin yanında günlük gazete. Ve az önce bahsettiğim sıcacık bazlamalar...
Masa sandalyelerin yapımıyla ilgili bir fotoğraf ta paylaşayım. Üstte gördükleriniz masanın parçaları, alttakiler de sandalyenin. Yine kretuar bıçağıyla şekil vererek yaptım oyma kısımları. Kesin, birleştirin gari...
Son olarak odanın yapımından bahsedeyim ve bitireyim. Biliyorum fazla uzattım.
Taban parkelerini bu şekilde teker teker döşeyerek yaptım. Zor iş... Daha sonra üzerine vernik ve eskitme uyguladım. Sağ olsun eşim de boya, eskitme gibi işlemlerde yardımcı oluyor.
Ve odamızın eşyalar yerleştirilmeden önceki hali...
Ben bunu yaparken bu kadar yorulmadım yahu:) Anlatması daha zormuş.
Başka bir paylaşımda görüşmek üzere...